Friday, October 20, 2006

Öğretmen olmak , kısa bi süreliğine

Dün nöbetteyken , bir telefon .
Beypazarı'ndaki Sağlık Meslek Lisesi'nden bir öğretmen .
"Doktor bey , öğrenciler daha önce hiç ambulans görmediler . Acaba çocukları oraya getirsem , onlara ambulansı anlatırmısınız ?".
"Hadi be !" dedim kendi kendime . Bu da nerden çıktı ?
Çocuklar ve ben ! Acaba sürekli soru soran üniformalı arkadaşlara tahammül edebilirmiydim ?
Tabii , bendeki hayır diyememe alışkanlığı yine kendini gösterdi ve "Olur öğretmen hanım , çocukları getirin" dedim .
Aradan yarım saat geçti ve öğretmen hanım doktor odasının kapısında belirdi .
Bendeniz kibar bi şekilde "Hoşgeldiniz" dedim ve beraber hastanenin bahçesine çıktık .
O da ne ? Karşımda sıraya girmiş , yaklaşık 40 öğrenci .
Eminim , onlar için bu , sadece dersten kaytarmak için iyi bir fırsattı , hepsi bu .
"Napalım öğretmen hanım ?" . "Gruplara bölsek de o şekilde anlatsam çocuklara , olmaz mı ?"
"Tabii olur , 10'lu gruplar yapalım", dedi .
İlk grubu aldım . "Hadi binin ambulansa" dedim .
"Biz sığmayız ki" , "Hocam ben ayakta kaldım" gibi serzenişler ...
"Hadi bakalım , herkes kendine bi yer bulsun".
Bu arada da düşünüyorum ; "Nerden başlasam anlatmaya ?" , "Neleri anlatmak lazım acaba ?" , "Neler çok detay olur ?" , "O konulara girmiyim" gibi şeyler .
"Hızır Acil nedir ?" , ilk soru . Cevap yok .
Anlıyorum ki , konuyu çocuklar için daha ilginç yapmak lazım .
Hemen bi örnek veriyorum :
"Annenizle mutfakta sohbet ediyorsunuz . O sırada anneniz bayıldı ve yere düştü . Naparsınız ?".
Şaşkın şaşkın bakan gözler ...
"Naparsınız diyorum , taksi mi çağırırsınız ?".
Gülüyorlar ; "Ambulans çağırırız hocam", uyanığın teki .
O sırada içlerinden cici bir kız , "Solunumuna bakarız" diyor .
"Nefes alıyor mu , almıyor mu ?".
İşte , duymak istediğim cevap .
Hemen bi öğretmen edasıyla , cici kızı ödüllendiriyorum .
"Bakın , arkadaşınız güzel birşey söyledi".
"Önce havayolunu kontrol eder , hastanın solunumu var mı ,yok mu ona bakarız".
Eveeet , bakışlardan anlıyorum . Çocukların dikkatini çekmeyi başardım ."Ha gayret hocam" , diyorum kendi kendime .
"Sonra ne yaparız ?" , cevap yok .
"Nabzına bakarız . Kalbi atıyor mu ? Ritm düzenli mi ?".
"Solunumu var , nabzı da düzenli , ama bi türlü gözlerini açmıyor . Bilinç kapalı . Ne yapalım ?".
"Polisi mi ararız ?" . "Hayır hocam".
"Jandarmayı mı ararız ?" . "Hayır Hocam".
"Peki kimi ararız ?". Cevap yok .
"112 tabii ki , yani Hızır Acil !"
"Peki , aradınız 112'yi , karşınıza kim çıkar , ben mi ?".
Gülüyorlar ; "Hayır hocam".
"Karşınıza , sizin gibi sağlık meslek lisesi mezunu , bir sağlık memuru çıkar . Peki ona ne dersiniz ?". Cevap yine yok .
"Önce kendinizi tanıtırsınız" . "Ben , Ayşe ya da Fatma her neyse , sizi Beypazarı'ndan arıyorum . Annem mutfakta baygın bi şekilde yatıyor . Solunumu ve nabzı var , ama bilinci kapalı . Nolur buraya bi ambulans gönderin !".
Çocuklar pür dikkat . Fazla üzerlerine gitmiyorum , istesem olayı daha da dramatik yapabilirim .
Devam ediyorum ; "Sağlık memuru sizi dinledi , sonra ?". Yine cevap yok .
"Sağlık memuru , ordaki nöbetçi doktora durumu anlatır ve doktor da sizi dinler ve ambulansı verdiğiniz adrese yönlendirir".
Tabii , bu arada ambulansın içindeki ekipmanları , serumları ve ilaçları kabaca anlatıyorum . Bi de defibrilatörü anlatıyorum .
Ders bitiyor ; veee ikinci grup ...
Üçüncü , dördüncü ...
Nihayet , 40 öğrenciye ambulans eğitimi veriyorum .
Çoook keyifliyim , biraz da yorgun . Konuşmaktan ağzımın kuruduğunu hissediyorum .
Derken , öğretmen hanım yanıma geliyor ve teşekkür ediyor .
Düşünüyorum ; aslında ne kadar da zevkli şu öğretmenlik !

6 comments:

---OPTiO--- said...

cok keyifle okudum yazinizi..epey güldüm...bence sizden iyi bi ögretmen olurmus...ögretmenlik zevklidir sanirim..ama güzel kismi 3 aylik yaz tatilidir heralde onlar icin :)) ben yapamazdim sanirim...ögretmenlik zor is..doktorlukta...cocuklarin fiks cevabidir zaten ikiside , ne olmak istiyosun sorusuna verdikleri..ben hic söylemedim bu iki meslegi..veteriner olucam , ressam olucam...aa bi de yazar olucam derdim :)) hayallerde kaldi malesef...neysee....cok abartmadan kaciyim...amma yazdim..arkadaslarim dalga geciyo zaten bazi postlara yorum yaparken daha uzun yaziyorum o posttan diye :)))
iyi bayramlar...

Timur said...

Evet , öğretmenliğin en güzel tarafı 3 aylık yaz tatili , kesinlikle .
Kardeşim de öğretmen ordan biliyorum ; bazen uzun tatillerden sıkıldığı oluyor .
"Hadii , başlasın artık okul !" dediği çok olur .

Mutlu bayramlar Optio ,
Fırtınalar senden uzak dursun :)

Anonymous said...

saniyorum Timur, cocuklar o gun senden ogrendiklerini hayat boyu unutmazlar. cunku pratik hep eksik kaliyor ogrendiklerimizde, teorinin yaninda...ne de iyi olmus.
iyi bayramlar.
Figen

Timur said...

Figen , dediğin gibi , unutacaklarını sanmıyorum .
Damardan verdim bilgileri :)

Mutlu bayramlar !

izumi kaminari said...

merhaba timur bey,

eski blogumu ziyaret edip yorum bırakmışsınız. "it looks mysterious .
who are you ?
someone living alone
or someone getting tired of calling friends ? " sorunuza cevap olması için linkimi peşimden bırakıp ayrılıyorum blogunuzdan.

ve evet, ögretmen olmak gibisi yoktur. hele yeni mezunsanız ve ogrencileriniz universitedeyse... :)

sevgiler

Timur said...

Sevgili Pınar ,
Blogun çok keyifli .
Kendinle dalga geçmeyi seviyosun belli .
Ben de biraz öyleyimdir .
Kendini fazla ciddiye alanlardan değilim yani .
Bir itiraf ;
senden cevap geleceğini hiç düşünmedim . Güzel bi sürpriz oldu .
Sağolasın !