Saturday, February 17, 2007

İstanbul Oyuncak Müzesi


Önyargılı olmak belki de en kötü yanlarımızdan biri .
Sunay Akın’ı ilk kez bir televizyon röportajında tanıdım . Tanıdım denemez tabii , yine bir önyargı sarmalının içinde dolaşıyorum ; yazarken bile ...
Bir röportajla bir insanı tanıyamazsınız .
Söyleşide konu “Kız kulesi”ydi . O zamanlar Kız kulesi henüz restore edilmemişti . İhale düzenlenmiş ve ihaleyi bir işadamının şirketi kazanmıştı . Belki hatırlarsınız ; kimileri buna karşı çıktı , kimileri ise destekledi .
Sunay Akın da buna karşı çıkanlardandı . Ona göre orası , bakir bir yerdi ve öylece kalmalıydı . Yani insanlardan uzak , bir efsane olarak orada sessiz sedasız durmalıydı .
Bu düşüncesi bana çok saçma geldi tabii . Bir mekan , içinde insanlar olduğu sürece yaşar . İnsanlar yoksa o mekan da yoktur .
Bu sabah tesadüfen TRT 2'de Sunay Akın’ı izledim .
Kendi kurduğu İstanbul Oyuncak Müzesi ’ni anlattı .
Ailesine ait Göztepe’deki tarihi bir köşkte oyuncak müzesi kurmuş . Türkiye’de olmayan bir müzeyi kendi çabasıyla , alın teriyle kurmuş .
Müzenin web sitesinde müze tanımı şöyle yapılıyor :
“Zeus'un Helikon dağında oturan dokuz güzel kızına “Musalar” denir . Onların bir diğer adı da ilham perileridir . Müze sözcüğünün kaynağı Musalar'dır . Yani , müze ilham perisi demektir .”
Sunay Akın müzesini anlatırken , gerçekte ne demek istediğini daha iyi anlıyorsunuz .
Hayalini gerçekleştirmenin kendisine verdiği mutluluk ekrandan taştı adeta .
Çok etkilendim .
Bana göre çağın çok gerisinde kaldığını düşündüğüm bir adam ( Kız kulesi ile ilgili düşüncelerinden dolayı ) bir anda en sevdiğim adamlardan biri oldu .
Kız kulesiyle ilgili düşüncesini de , kendisi müzesini anlatırken farkında olmadan bir şekilde çürüttü . Müzede ışık sensörleri var , yani kişiler olduğu sürece odalar aydınlık . Aynen şöyle dedi :
“Ben geldikçe ışık yanıyor , müzemizde sensörler var . Zaten kimse gelmeyecekse ışık niye yansın ?”
Sevgili Sunay Akın ,
Kurduğunuz oyuncak müzesinin ışıkları hep yansın ve müzeniz hiç yalnız kalmasın .
Kız Kulesi de tabii ...!

3 comments:

Mine said...

Timurcum, bugün ben de (tamamını olmasa da) o programı izledim.Oyuncak Müzesi'ni hayal etmiş ve sonunda yapmış.

Gelelim Kız Kulesi'ne, seninle bu konuyu daha önce de konuşmuştuk. Benim anladığım kadarıyla, karşı çıktığı konu Kız Kulesi'nin restorasyonu değil, restorant olarak kullanıma açılması.İzlediğim bir programda da 'Kız Kulesi'nden hamburger kokuları yükseldiğini düşünebiliyor musunuz' demişti.Bence haklı, eminim o ve diğer Kız Kulesi Aşıkları, Kız Kulesi, sanatevi veya müze haline dönüştürülseydi seslerini bu kadar yükseltmezlerdi hatta desteklerdi diye düşünüyorum.
Sırf bir işadamı para kazansın diye tahsis edilmesini ben de doğru bulmuyorum.Herşey para değil!

Mine

Mine said...

Para herşey değildir, diyecektim:))

Timur said...

Mine , Kız kulesi'ne gittim ve inan hamburger kokusu yok .
Alt katta güzel bi restoran var , orta katta hediyelik eşyaların satıldığı bi bölüm var ve kulenin en üst katında da bi cafe var .
Bi de harika bi manzara ...